top of page
Kültarih

SULTAN I.MURAD (HÜDAVENDİGÂR)


SALTANAT SÜRESİ : 27 YIL (1362 – 1389)


I.Murad girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiştir.

726’da (1326) doğdu. Babası Orhan Bey, annesi Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer (Lülüfer) Hatun’dur. Kaynaklarda ve kitâbelerde “bey, emîr-i a‘zam, han, hudâvendigâr, padişah, sultânü’s-selâtîn, melikü’l-mülûk” gibi unvanlarla anılır. Osmanlı tarihlerinde yaygın olarak Gazi Hünkâr ve Hudâvendigâr şeklinde geçer. Sırp ve Bulgar kaynaklarında Tsar, büyük emîr; bir Ceneviz belgesinde “dominus armiratorum Turchie” unvanına rastlanır. Büyük kardeşi Süleyman aynı anneden doğmuştur. Diğer kardeşleri Sultan, İbrâhim, Halil ve Kasım başka annelerdendir. Tahta çıktığı sırada bunlardan İbrâhim ve Halil hayattaydı.

ŞEHZADELİK DÖNEMİ


Küçüklüğüne dair pek bir bilgi bulunmayan Murad’ın çeşitli rivayetlere göre gençlik yıllarının ilk başlarında Bursa Sancakbeyliği yaptığına dair görüşler vardır. Ağabeyi Süleyman Paşa'nın maiyetinde Rumeli fetihlerine katıldı. Süleyman Paşa'nın Çorlu'da bir sürek avı sırasına 1359'da ölümünden sonra üç yıl kadar (1359-1362) Beylerbeyi olarak Rumeli fetihlerine devam etti.


1360-1361’deki faaliyetlerini belirli bir plana göre icra etti. Önce Edirne’ye gelebilecek askerî yardımları kesmek için akıncıları İstanbul önlerine kadar gönderdi. İstanbul-Edirne yolu üzerindeki başlıca kaleler olan Bantoz, Çorlu, Misini, Lüleburgaz ve Babaeski ele geçirildi. Öte yandan Meriç nehrine doğru Güney Trakya yol kavşağında Keşan Kalesi, Edirne’nin güneyinde Trakya’nın ikinci büyük merkezi Dimetoka Kalesi zaptedildi. Böylece Edirne her türlü yardımdan mahrum bırakılmış oldu.


1361 baharında Şehzade Murad, Rumeli kuvvetlerini emri altında toplayıp Edirne üzerine yürüdü. Edirne’nin 55 km. doğusunda Babaeski’de karargâh kurup Lala Şâhin* kumandasında orduyu ileri gönderdi. Edirne tekfuru onu Sazlıdere vadisi önünde karşıladıysa da bozguna uğradı ve Edirne’ye çekildi; geceleyin Meriç üzerinden gemiyle Enez’e kaçtı. Ardından Edirne halkı şehri teslim etti (5 Mayıs 1361). Daha sonra Edirne’yi güvence altına almak için Lala Şâhin ile birlikte kuzeyde Bulgaristan’a ait Eski Zağra ve Yukarı Meriç vadisinde Filibe doğrultusunda sefere çıktı. Fakat bu sırada Bursa kadısı Çandarlı Kara Halil’den* Sultan Orhan’ın ölümü haberi geldi.


*Lala Şahin Paşa Osmanlı’nın ilk Rumeli Beylerbeyidir. *Çandarlı Kara Halil, tarihe Çandarlılar ailesi olarak geçmiş olan ailenin üst düzey bir mevkiye gelmiş ilk ferdidir. Aynı zamanda Osmanlıda ki ilk vezir-i azâm olan kişidir.


TAHTA ÇIKIŞI


I. Murad Osmanlı İmparatorluğunda ‘’Sultan’’ unvanını kullanan ilk padişahtır. 

Orhan Bey’in ölümü üzerine (1362), devleti ilgilendiren kararların alınmasında etkisi büyük olan Bursa Ahileri tarafından Bursa’ya çağırılarak bey ilan edilen I.Murad’ın savaş alanından ayrılmasını fırsat bilen Bizanslılar saldırıya geçerek Lüleburgaz, Çorlu ve Malkara’yı geri alarak Türkleri bu bölgeden geri geçkilmeye mecbur bırakmışlar. Bu arada Ankara Ahileri, Eretnalıların kışkırttığı Osmanlı şehzadeleri ve özellikle Şehzade Halil, Eskişehir’de ayaklandılar. I.Murad, önce Ankara üzerine yürüdü, Ahileri teslim aldıktan sonra Eskişehir’e yönelerek, burayı da Ahilerden geri aldı ve ağabeyi Halil ile kardeşlerini öldürttü. Böylece tahtını sağlama almış oldu.


I. Murad’ın cülusu


ORDU TEŞKİLATININ YENİDEN DÜZENLENMESİ

Devletin büyümesiyle Osmanlı’nın ilk düzenli ordusu olan yaya ve müsellem ordusu yetersiz kalmaya başlamıştı. Bunun üzerine Vezir Hayrettin Paşa (Çandarlı Kara Halil), genç Hristiyan tutsaklarından asker olarak yararlanmak üzere Yeniçeri ocağını örgütledi, padişahın onayıyla bir malî yönetim kurarak hazine gelirini düzenledi. Böylece Pençik Kanunu ile Yeniçeri Ocağı’nın temeli atıldı. Pençik kanunu; Osmanlı İmparatorluğunda savaşlarda ya da akınlarda elde edilen esirlerden alınan devlet payını gösteren ve düzenleyen kanundur. Sözcük Farsça penç (beş) sözcüğünden gelir. Osmanlıda bu kanun, yukarda da belirttiğimiz gibi I.Murad zamanında uygulanmaya başlatıldı. Bu kanuna göre, ele geçirilen her beş esirden birine devlet el koyardı. Bu tutsaklar Acemi Ocağı ile Yeniçeri Ocağından orduya asker olarak yetiştirilirdi. Askerlik yapamayacak durumda olanlarla kadın esirlerden de belli bir vergi alınırdı.

Merasim kıyafetleri içinde yeniçeriler


SIRPSINDIĞI SAVAŞI


1364 yılında Macar Kralı I. Lajos, Pirlepe bölgesinin Sırp kökenli beyi, Eflak Prensi ve Bosna Prensi idaresindeki birliklerden oluşan 30.000 (bazı kaynaklar 60.000) kişilik bir Haçlı ordusu kurulup Macaristan Kralı Lajos komutasında Edirne üzerine yürümeye başladı.


Trakya'daki Osmanlı birlikleri Lala Şahin Paşa idaresinde olup 12.000'i geçmiyordu. I.Murad Karabiga Kalesi’ni ellerinde bulunduran, kendilerini Anadolu'ya getirten Bizanslılara isyan etmiş Katalan Paralı Asker Birliği kalıntıları ile uğraşmaktaydı. Murad Hüdavendigâr, kendisinden düşmanın sayıca fazlalığı sebebiyle yardım isteyen Lala Şahin Paşa'ya Haçlı ordusunun ilerleyişini yavaşlatma emri vermişti. Lala Şahin Paşa ise takviye gelene kadar Orhan Bey zamanında Osmanlı himayesi altına giren Hacı İlbey emrine bir akıncı birliği verip Haçlı ordusunun Meriç'i geçişini durdurmakla görevlendirmişti.


Fakat Haçlı ordusu Meriç'i geçmiş ve Edirne'ye iki günlük rahat yürüyüşle gidilebilecek mesafede olan bir mevkide, Meriç Nehri kıyısında kampa girmiş ve rehavete kapılmışlardı. Hacı İlbey, Lala Şahin Paşa'nın emrini dinlemedi, gece karanlığından yararlanarak askerlerinin kendilerini sayıca fazla göstermek için herkese iki meşale taşımalarını istedi ve bu türden çeşitli taktiklerle kendi birliklerini sayıca fazla göstererek; komutasındaki daha çok hafif süvari, şeklinde olan Osmanlı kuvvetleriyle Meriç'i çevreleyen bataklıkları aşarak Haçlı kampına saldırdı. Bu gece saldırısını beklemeyen, uykuda veya akşamki eğlenceleri dolayısıyla içkili olan Haçlı ittifakı askerlerinin çoğu, Osmanlı ordusunun tamamının üzerine geldiklerini zannedip, geldikleri yola doğru kaçıp çekilmeye çalıştılar. Fakat bu geri çekilme bir paniğe dönüştü. Birçoğu sel suları ile yüklü geniş ve derin Meriç'i yüzerek karşı tarafa geçmek isterken boğuldu.

Savaşın sonuçlarını incelersek :


- Edirne ve Batı Trakya, Osmanlı Devleti için daha güvenli hâle geldi

- Meriç Nehri, Osmanlı kontrolüne geçti.

- Balkanlar’daki Macar üstünlüğü kırıldı.

- Bulgaristan vergiye bağlandı ve Bulgar İmparatorluğu’nun düşüşü ve Bulgaristan'ın -Osmanlı eline geçiş süreci hızlandı.

-Osmanlı ilk kez Haçlı ordusunu yendi


ÇİRMEN SAVAŞI


Sırpsındığı zaferinden sonra, Rumeli de ki fetih hareketlerine hız verildi. Timurtaş Paşa, Lala Şahin Paşa ve bizzat I. Murad’ın idaresindeki kuvvetler, Rumeli’nin fethini tamamladılar. Türkler ile mücadele edemeyeceğini anlayan Bulgar Kralı İvan Şişman, Osmanlı hâkimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. Türklerin Balkanlar da hızla ilerlemeleri karşısında Sırp Kralı Vukaşin ile kardeşi Makedonya – Sırp prensi, Türklere karşı birleştiler. Birleşik Sırp kuvvetleri, Evrenos Bey tarafından Çirmen Savaşında yenilgiye uğratıldılar. Çirmen zaferi sonrasında, Makedonya yolu Türklere açıldı. Bu bölgedeki Sırp direnişinin çökertilmesi sonucu Kavala, Drama ve Serez alındı. Anadoludan getirilen Türkler, bu bölgelere yerleştirildiler.


ANADOLUDA Kİ GELİŞMELER


I. Murad, 1376 da Bursa’ya döndü. Oğlu Bayezid’i (4.Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid) Germiyanoğlu Şah Çelebi’nin kızı Devlet Hatun’la evlendirerek Kütahya, Simav, Tavşanlı, ve Eğrigöz’ü gelinin çeyizi olarak topraklarına kattı (1381). Sultan Murad Hamitoğullarının elinden Yalvaç, Yenişehir, Karaağaç, Seydişehir ve Akşehir gibi kentleri de altın karşılığı topraklarına kattı (1382). Babasına karşı ayaklanan Süleyman Paşa’yı destekleyerek, Candaroğullarını egemenliği altına aldı (1383). Bu arada Rumeli de fetih hareketlerini devam ettiren Çandarlı Kara Halil Paşa, Evrenos Gazi ve Kara Timur Paşa gibi komutanlar tarafından Manastır, Sofya ve Niş gibi merkezler ele geçirildi.


1385’te Edirne de vekil bıraktığı şehzade Savcı Bey, Bizans imparatorunun oğlu Andronikos ile birleşerek babalarına karşı ayaklanma başlattılar. Bizans imparatoru ve Sultan Murad da birleşerek oğullarının üzerlerine yürüyerek onları mağlup ettiler. Bazı kaynaklara göre Bizans imparatoru kendi oğlu Andronikos’u affederken öteki yandan Sultan Murad, şehzadesi Savcı Bey’i ilk başta affetmiş lakin daha sonrasında oğlunun kendisine karşı bu ihanetini hazmedememiş ve öfkesine yenik düşüp oğlunun gözlerine mil çekerek öldürtmüştür.


1376 da I. Murad’ın kızı Melek Hatun ile evlenen Karamanoğlu Beyi Alaettin Bey, Osmanlıların kendi sınırına kadar genişlemesinden kaygılanarak Osmanlı’ya ait olan Beyşehir’i işgal etmiştir. Bu sebepten ötürü I. Murad kuvvetlerini toplayarak Karaman bölgesine harekete geçti. Yenilgiye uğrayan Alaettin Bey Konya’ya kaçtı. Melek Hatun’un araya girmesi sonucuyla Sultan Murad, Alaettin Bey’i bağışlayarak Karamanoğulları ile barış imzaladı.


DİĞER GELİŞMELER


- 1376 da Rumeli’den dönen Sultan Murad tarafından Anadolu da tımar ve zeamet teşkilatı kuruldu ve Tımarlı Sipahiler oluşturuldu.

- İlk vezir-i azâm atandı.

- Ülkenin hanedanın ortak malı anlayışı, “Ülke hükümdar ve oğullarının ortak malıdır.” şeklinde değiştirildi. Böylece merkezi otorite güçlendirildi.

- Edirne, İstanbul’un fethine kadar, başkent olmuştur.

PLOŞNİK BASKINI

Osmanlı hâkimiyetini kabul etmiş bulunan Sırp Kralı Lazar’la Boşnak, Hırvat ve Arnavut prensleri, Türklere karşı birleşerek harekete geçtiler. Akıncı kumandanlarından Şahin Paşa kumandasında bulunan az sayıdaki Türk kuvvetleri Ploşnik’te pusuya düşürülerek bozgun yediler. Bundan cesaret alan Sırplar Osmanlı’yı Balkanlardan bu sefer atabileceklerini düşünmeye başlamışlar ve tekrar Haçlı Birliği’nin kurulması için harekete geçmişlerdir.

I.KOSOVA SAVAŞI VE SULTAN MURAD’IN ÖLÜMÜ

Türk kuvvetlerinin Ploşnik’te yenilgiye uğratılması, Balkan devletlerini Osmanlılar aleyhine harekete geçirdi. Balkanlarda ki bu gelişme sonucu I. Murad, karşı hücuma geçmeye karar verdi. Şumnu, Tırnova, Silistre ve Niğbolu’nun alınmasından sonra Bulgar Kralı İvan Şişman kayıtsız şartsız teslim olmuş ve böylece Bulgaristan Krallığı savaş dışı bırakılmıştır. I. Murad kendisine yardımcı olan Saruhan, Hamitoğlu, Menteşe, Germiyan ve Aydınoğulları kuvvetlerinden oluşan ordusuyla birlikte Rumeli’ye geçti. Çandarlı Ali Paşa (Kara Halil ölünce vezir-i azâmlığa oğlu Çandarlı Ali geçirilmiştir) kuvvetleriyle birlikte padişaha katıldı. Osmanlı ordusu Kosova da Haçlı kuvvetleriyle karşılaştı. Sırp Kralı Lazar’ın ordusu Sırp, Macar, Arnavut, Çek, Boşnak, Eflak ve Lehlerden oluşmaktaydı. Sekiz saatlik süren savaşta Osmanlı’nın taktiklerini iyi kullanması neticesiyle kesin bir zafer kazanıldı. Muharebe bittikten sonra veya muharebe sırasında I. Murad, Sırp Milos Obilic tarafından hançerlenerek şehit edildi. Böylece I. Murad harp sırasında öldürülen tek Osmanlı Sultanı oldu. Milos Obilic günümüzde Sırp milli kahramanlarındandır.


Hilandar Manastırı'nda kutsal bir savaşçı olarak Milos Obilic'in Ortodoks simgesi.


Bir ölüm kalım savaşı haline girmiş olan çarpışma ve hükümdara suikast olayı Türk/Osmanlı ve yabancı kaynaklarda çok farklı şekillerde anlatılır:


  • Birçok Türkçe kaynakta I. Murad geleneksel olarak savaş alanını dolaşırken Sırp Despotu Lazar'ın damadı olan yaralı Milos'un hançerine hedef olmuş; otağına götürülmüş; ama kurtarılamayarak ölmüştür.

  • Feridun Bey Münşeat adlı eserinde Milos'un Müslüman olmak istediği nedeniyle I. Murad'a yaklaşıp yeninde sakladığı hançerle onu kalbinden vurduğunu bildirir.

  • Dimitri Kantemir ise tarihinde I. Murad'ın Kosova savaş meydanını gezerken yerdeki ölülerin çoğunun tüysüz delikanlılar olmasının nedenini sorduğunu; vezirin kendisine Padişahım zaten zafer bundan dolayı bizim olmuştur dediğini; I. Murad'ın ise bu harp meydanında öldürüldüğü hakkında önceki gece gördüğü bir rüyayı anlatmaya başladığını; bu sırada civarda yaralı bulunan bir Hristiyan askerin bu konuşan kişilerin padişah ve veziri olduğunu anlayıp onlara hücum edip I. Murad'ın karnına hançerini sapladığını nakleder.

  • Yabancı kaynaklardan özellikle Sırp anlatımlarına göre, ise bir Sırp asilzadesi olan Milos'un görüşme talep ettiği; bunun kabul edilip serbestçe maiyeti ile birlikte I. Murad'ın otağında huzuruna çıktığı ve onun üzerine atılıp onu hançerleyip öldürdüğü yazılır.

  • Bu olayla ilgili elde bulunan zamanına ait tek bir yazılı belge ise, Bosna Kralı I. Tvrtko'nun Floransa Senatosu'na gönderdiği 20 Ekim 1389 tarihli bir mektuptur. Bu mektuba göre muhaberenin başlarında Sırp ağır süvarilerinin bir hücumunda 12 kişilik bir grup Osmanlı ordusunu yarmayı başarmış ve bu 12 soylu süvariden biri I. Murad'ı öldürmüştür.

Savaşın sonuçları ;

- Haçlılara karşı ilk büyük meydan savaşı kazanıldı.

- Anadolu beylikleri ilk defa bu savaş sırasında Osmanlı Devleti’ne askeri yardımda bulundu.

- Osmanlılar ilk defa bu savaş sırasında top kullandılar.

- Sırp Krallığı Osmanlı Devleti’ne bağlandı ve Osmanlılara vergi vermeye başladılar.

- Osmanlıların Balkanlar'da önemli bir güç olduğu ispatlandı ve Osmanlıların Balkanlar'daki durumu güçlendi.

- I. Kosova zaferiyle Balkanlardaki ilerleyiş hızlandı.

Savaş sonunda öldürülen Sultan Murad’ın (cenazenin sağlıklı nakli için) iç organları Kosova’ya gömüldükten sonra cenazesi Bursa’ya getirildi.



I. Murad’ı tasvir eden minyatür



KAYNAKLAR :

1.MURAD I – TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ (Müellif : Halil İnalcık)

2.Vikipedi

3.Bir Zamanlar Osmanlı Padişahlar Atlası (Boyut Yayınevi)

4.Osmanlı Sultanları Albümü (Mustafa Armağan)

5.Mehmet Neşrî (yay. Faik Reşit Unat ve Mehmet A.Köymen), (1987), Kitâb-ı Cihan-nümâ (Neşrî Tarihi) Cilt I, Ankara: Türk Tarih Kurumu

6.Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. (Halil İnalcık)


17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page