top of page
Kültarih

ORHAN GAZİ


SALTANAT SÜRESİ : 36 YIL (1326 – 1362)


Orhan Bey zamanında idari, adli, askeri, eğitim ve sosyal alanlarda teşkilatlanmalar ilk defa yapılmıştır. Bu nedenle bazı tarihçiler tarafından devletin asıl kurucusu olarak yorumlanır.

İkinci Osmanlı padişahıdır. Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Gazi ile Malhun Hatun’un oğluydu. Kaynaklarda verilen doğum tarihi de 1277-88 arasında değişir. Osmanlı Beyliği’nin, bağımsızlığını ilan ederek özellikle Bizans’a karşı giriştiği fetih hareketlerine daha ilk gençlik yıllarında katıldı.Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü, halk tarafından çok sevilen, ulemaya saygılı, merhametli bir hükümdar olarak tanımlanır. Sık sık halkın arasına karıştığı, ve dertlerini dinlediği söylenir. Babası Osman Gazi'nin vefatı üzerine 1326'te bey olmuştur (bazı kaynaklar da bu tarih 1324 olarak da geçmektedir).


BURSA’NIN FETHİ


Orhan beyliğin başına geçince Bizans Bitinyası’nın iki büyük merkezi Bursa ve İznik üzerindeki kuşatmayı sıkılaştırdı. 1315’ten beri abluka altında olan Bursa, Orhan Bey tarafından Mudanya’nın elde edilmesinden hemen sonra Yenişehir üzerinden sıkıştırılıp kuşatılmıştır. 726 (1326) baharında bütün kuvvetleriyle Bursa önüne gelen Orhan Bey, Bursa tekfurundan teslim olmasını istedi. Bursa tekfuruyla uzlaşılan teslim ahidnâmesinin maddeleri şunlardır:

1. Şehre giren Osmanlı askerleri halka zarar vermeyecek (yağma olmayacak, esir alınmayacak).

2. Gitmek isteyenler mallarıyla Osmanlı askerlerinin himayesinde şehri terk edecek.

3. Teslimde Orhan Bey’e 30.000 altın ödenecek.

Bursa tekfuru anlaşmayı kabul ettikten sonra Orhan Bey, Bursa’yı teslim alarak görkemli bir törenle kente girdi ve burayı başkent yaptı. Ama kent, ancak İznik ile İzmit ele geçirildikten sonra devletin kalıcı merkezi haline geldi. Bursa’nın fethi sırasında Osmanlı komutanları da fetihlerini sürdürdüler. Akça Koca, Konur Alp, Abdurrahman Gazi gibi komutanlar İstanbul Kartal yakınlarındaki Samandıra ve Aydos kalelerini fethettiler.

PELEKANON SAVAŞI


Bursa’nın düşmesi ve İznik’in kuşatma altında sıkıntıda olması, İstanbul’da Bitinya bölgesinin tamamının kaybedilmek üzere olduğu kaygısını uyandırdı. Bizans İmparatoru III. Andronikos Paleiologos, Gebze önünde Pelekanon’dan (bugün Eskihisar geçidinde) denizi geçip abluka altındaki İznik’i ve mümkün olursa Bursa’yı kurtarmaya karar verdi. Orhan Gazi, yanındaki 1000 kadar yaya kuvvetle Tavşancıl tepesine konuşlandı. 2 Bin kadar kuvveti ise gizleyerek kanat kuvvetleri haline getirdi. 300 kadar öncü atlı süvariyle ön hatta sürerek ok atışlarıyla Bizans ordusunu üzerine taarruz etmesi için kışkırtmaya başladı. Orhan Gazi’nin amacı yanındaki 1000 yaya kuvvetle zayıf bir görüntü oluşturmak ve Bizans ordusunu üzerine çekerek savunma savaşı yapmaktı. Ancak Andronikos ısrarla taarruza kalkmadı. 300 atlıdan oluşan öncü kuvvetler birkaç kez daha teşvik edici ok atışlarıyla ilerlese de Bizans ordusu harekete geçmeyince 1000 atlıdan oluşan yeni bir süvari koluyla daha sert ve etkili bir taarruza girişti. Ancak bu taarruz da başarıya ulaşamadı. Bizans ordusu savunma savaşı yapmaya karar vermişti ve taarruz etmeyecekti.

Orhan Gazi, bunun üzerine gizlediği kuvvetleri de açığa çıkartarak topyekûn bir taarruza kalktı. Bunun üzerine Andronikos’da aynı şekilde taarruza kalktı. Böylelikle savaş meydan muharebesi haline dönüşmüş oldu. Muharebe yoğunlukla Bizans kuvvetlerinin taarruzları ve Osmanlı kuvvetlerinin savunmaya çekilmesi şeklinde tezahür etti. Bu durum Bizanslı askerleri zafere inandırmaya yetmişti. Askerler artık ümitle zafere ulaşmak için saldırıyor, Orhan gazi ise üzerine gelen taarruzları bertaraf etmeye çalışıyordu.

Orhan Gazi’nin himayesindeki kıdemli gaziler, savunma yapmak yerine geri çekilen Bizans kuvvetlerinin peşinden giderek onları yıpratmayı tavsiye ediyordu. Ancak Orhan Gazi savunma yaparak düşmanı yıpratmanın daha doğru olacağını düşünüyordu. Haliyle bu durum Bizans askerlerini zafere inandırıyor ve motive ediyordu.

3. Andronikos, bizzat katıldığı son taarruzunda ağır biçimde yaralandı. Bu durum Bizans ordusunda karmaşaya ve telaşa sebep oldu. Bunu öğrenen Orhan Gazi, himayesindeki gazilerin tavsiyelerini daha fazla göz ardı edemedi ve taarruza kalkarak disiplini bozulan Bizans ordusunun üzerine yürüdü. Bizans ordusunun üzerine atılan 300 süvarilik kuvvet karşısında Bizans askerleri utanç verici şekilde kaçarak geri çekilmeye başladılar. Bizans ordusu dört parçaya bölündü ve kontrol edilemez bir keşmekeşe sürüklendi. 3. Andronikos, zafer ümidiyle çıktığı yolculuktan sarayına ağır yaralı olarak döndü (11 Haziran 1329). Orhan Gazi, bu galibiyetten sonra esas hedefi olan İznik’e yöneldi.

İZNİK VE İZMİT FETHEDİLİYOR


Pelekanon Savaşını kaybeden imparator, yaralı olarak İstanbul’a kaçmak zorunda kaldı. Savunmasız kalan ve yardım umudu ortadan kalkan İznik, Orhan Bey’in eline geçti. İzmit kuşatması sürdürülerek kent 1337’de Osmanlı hakimiyeti altına girmiş oldu. Bizans’ın Anadolu topraklarında kalan son kalelerinden Gemlik, Kirmasti, Mihaliç, Ulubat kaleleri de fethedildi.


Günümüzde İstanbul ilinin Anadolu yakasını, Kocaeli, Adapazarı, Bolu illerinin tümü, Zonguldak'ın batı yarısı ile Bilecik ve Bursa illerinin kuzey kesimlerini kapsayan ‘’Bıthynıa’’ bölgesi.


OSMANLI BEYLİĞİ DONANMA SAHİBİ OLUYOR


Orhan Bey, Bizans’taki taht kavagalarını izlerken, Anadolu beyliklerinin durumu ile de ilgileniyordu. Bu sırada Karesi Bey’in ölümü, oğulları arasında beylik yarışını başlattı. Orhan Gazi bu fırsattan yararlanmasını iyi bildi ve başta Balıkesir ve Biga yarımadası olmak üzere tüm Karesi topraklarını ele geçirdi. Böylece Osmanlı, Marmara’nın güney kıyılarını tamamen ele geçirdiler ve ilk kez Ege’de kıyı edindiler. Karesi Beyliği’nin topraklarıyla beraber deniz gücünü de ele geçiren Osmanlılar bu tarihten itibaren ilk defa donanma sahibi oluyordu. Aynı zamanda donanmalarıyla birlikte adı sanı duyulmuş Hacı İlbey, Evrenos Bey, Gazi Fazıl ve Ece Halil gibi beyler Osmanlı Beyliği’ne katıldı.

OSMANLI VE BİZANS İLİŞKİSİ


1341’de III. Andronikos’un ölümü Bizans’ı karıştırdı. İoannes Kantakuzenos, tahtı edebilmek için Orhan Gazi’den yardım istedi. Orhan Gazi’nin yardımıyla, V. İoannes Palaiologos’la ortak hükümdar olarak tahta geçen Kantakuzenos, karşıtlarını ortadan kaldırmak ve Bizans’ı dış tehlikelerden korumak için bu yardımların sürmesini sağlamak amacıyla kızı Theodora’yı Orhan Gazi ile evlendirdi.


Bizans tahtı için mücadelenin yoğunlaştığı bir dönemde Orhan Gazi, yine Kantakuzenos’un yanında yer aldı ve Kantakuzenos’un tahta geçmesini sağladı. Bu yardımlar karşılığında Kantakuzenos, Gelibolu yarımadasında bulunan Çimpe Kalesi’ni Orhan Gazi’ye hediye olarak verdi. Bu, Bizans’ın yapacağı en büyük hatalardan biriydi çünkü artık resmen Osmanlılar Rumeli topraklarına ayak basmışlardı.


Orhan Bey tarafından Rumeli fethi için görevlendirilen Süleyman Paşa Çimpe’den hareket ederek kısa süre içerisinde Gelibolu yarımadasının tamamını, Bolayır’ı fethederek Tekirdağ’a kadar ilerledi. Yaptığı bu büyük hatanın farkına varan Kantakuzenos, Osmanlıların Gelibolu’dan geri çekilmesi ve Çimpe Kalesi’ni yüklü miktar karşılığında Bizans’a geri vermelerini önerdiyse de Orhan Gazi bu fikre yanaşmadı. Aksine Karesi Bölgesinde ki Türkmenleri fethedilen Rumeli de ki yeni topraklara yerleştirmeye başladı.


Bu sıralarda Orhan, İç Anadolu’daki gelişmelerle de ilgilenmekteydi. Ankara bölgesi Sivas sultanı Eretna soyundan Gıyâseddin Mehmed’e aitti. Onun zayıf kişiliği yüzünden Eretna Sultanlığı’nda iç karışıklıklar baş gösterdi, Mehmed 20 Receb 755’te (10 Ağustos 1354) tahtını bırakıp Karamanoğlu’na sığındı. Karamanoğlu onu destekleyerek Ankara’yı ele geçirmeye çalıştı. Osmanlılar bu kargaşadan yararlandı, İpek yolu üzerinde sof imalâtı ve ticaretiyle zengin bir şehir olan Ankara’yı işgal etmeye karar verdiler. Süleyman’ın, şehre hâkim olan ahîlerle anlaşma ve iş birliği yaptığına kuşku yoktur. Vali Amasya Emîri Hacı Kutluşah ile anlaşan Orhan, Süleyman Paşa kumandasında orduyu harekete geçirdi, Ankara ve Sivrihisar’ı ele geçirdi. Ankara ve Sivrihisar için bu karşılaşma, Osmanlılar ile Karamanoğulları arasında gelecekteki büyük mücadelenin başlangıcı sayılabilir.

Rumeli fatihi Süleyman Paşa’nın 1359’da avlanırken atından düşerek ölmesinden sonra Rumeli harekatını kardeşi şehzade Murat (3. Osmanlı Padişahı Murad-ı Hüdavendigar) sürdürdü.

ORHAN GAZİ DÖNEMİNDE YAPILANLAR


• İlk divan teşkilatı kuruldu.

• Yaya ve Müsellem adıyla ilk düzenli ordu kuruldu.

• İlk medrese İznik'te açıldı.

• İllere ilk defa kadılar ve subaşılar gönderildi.

• İlk donanmaya sahip olundu ve Karamürsel'de ilk tersane kuruldu.

• İlk defa vezirlik makamı kuruldu.

• İlk defa akçe, gümüş sikke olarak basıldı.

• Rumeli’ye geçildi.

Bütün bunlarla beylikten devlete geçiş sağlanmıştır.

ORHAN GAZİ’NİN ÖLÜMÜ


Orhan Cemâziyelevvel 763’te (Mart 1362) Bursa’da vebadan öldü. Daha 755’te (1354) karaciğerinden rahatsız olduğu ve kendisine Taronites adlı bir Rum hekimin baktığı belirtilmektedir. Türbesi Bursa’da babası Osman Gazi’nin yanındadır. Orhan Bey vefat ettiğinde Süleyman Paşa, Sultan, Murad, İbrâhim, Halil ve Kasım adlı altı oğlundan Murad, İbrâhim ve Halil hayattaydı.




KAYNAKLAR :

1.ORHAN – TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ (Müellif : Halil İnalcık)

2.Vikipedi

3.Beyaz Tarih

4.Bir Zamanlar Osmanlı Padişahlar Atlası (Boyut Yayınevi)

5.Osmanlı Sultanları Albümü (Mustafa Armağan)

6.Ademder (Orhan Gazi Han Kronolojisi – Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil)

7. Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. (Halil İnalcık)

8.Ortaöğretim 10.Sınıf Tarih Ders Kitabı (Devlet Kitapları, Birinci Baskı 2018)

9.Wiki Eğitim

10.Timetürk Biyografi



23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page